Derginin Şubat sayısı için bir başyazı kaleme alan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İslam medeniyetinin bir söz medeniyeti olduğunu vurgulayarak, “Yüce Rabbimiz, kelam sıfatıyla tenezzül buyurarak insanlara vahiy göndermiş ve kerim kitabımız Kur’an, okunan bir söz olarak vahyedilmiştir. Âdem (as) bir söz ile yaratılmış ve âlem ‘Ol’ sözüyle var olmuştur” diye yazdı.
Sözün, insanın evrene açıldığı ve yüreğindekini dışarıya açtığı mucizevî bir ayet olduğunu ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, sözün doğru, anlamlı, faydalı, hakka ve hakikate yaraşır güzellikte olması gerektiğini kaydetti.
GÖRMEZ’İN YAZISI
Başkan Görmez yazısına şöyle devam etti:“Söz, hakikat, ahlak ve estetik boyutu olmak üzere üç temel esas üzerine bina edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de sözle ilgili ayetler incelendiğinde sözün bu üç boyutu üzerinde durulduğu görülür. Müslümanlar İslamî ilimleri oluştururken sözün mana ve hakikat ile ilişkisi üzerinde özellikle durdukları içindir ki, bu ilimlerin neredeyse tamamı, sözün hakikat, hikmet ve ahlakla ilişkisini ortaya koymak için var olmuştur. Nitekim usul-i fıkıhtaki delalet bahsi, sözün hakikat değerini ortaya koyarken, İslam felsefesi, sözün hikmet boyutunu, edebiyat ise sözün estetik boyutunu ortaya koymaktadır.”
SÖZ ESTETİĞİ
Söz estetiğini ortadan kaldıran her türlü unsurun kadim kaynaklarımızda dilin afetleri başlığı altında ele alındığını ifade eden Başkan Görmez, şunları dile getirdi.“Günümüzde konuşan her insanın bu gibi afetlere maruz kalması, kitle iletişim araçları marifetiyle her türlü estetikten yoksun sayısız sözün ortalıkta uçuşması, dahası bu sözlerin görüntüye ve yazıya dönüştürülmesi pek çok afete yol açan bir söz kirliliği oluşturmaktadır”
SÖZÜN KENDİSİ DE BİR DAVRANIŞTIR…
Söz ile davranışı birbirinden ayırmanın oldukça güç olduğunu ifade eden Başkan Görmez, sözün kendisinin de bir davranış olduğunu belirterek şunları kaydetti;“Davranışı güzel olanın sözü de güzel olur. Modern zamanlara gelindiğinde sözün değeri düşmüş, imaj yüceltilmiş, görüntü ve görsellik öne çıkarılmıştır. Sözle imajın farkı anlatılamayacak kadar büyüktür. Söz, hakikat terazisinde bir değere sahip iken, imajın böyle bir değeri bulunmamaktadır. Dolayısıyla günümüzde Müslümanlara düşen görev, imajın ve görselliğin görüntüsüne kendimizi kaptırmadan sözü yüceltmeye devam etmek olmalıdır. Din görevlileri olarak yapacağımız en önemli hizmetlerden birisi, imaj ve görüntünün büyüsüne kapılmadan, bütün teknolojik imkanlarla birlikte sözün değerine inanmaya ve hikmetli sözü yüceltmeye devam ederek, din-i mübini İslam’ı anlatmaktır.”
“İÇİNDE İNSANİ VE AHLAKİ ERDEMLERİN BULUNMADIĞI BİR DİNDARLIK, YANILGIDAN İBARETTİR”
Yazısında son günlerde sıkça dile getirilen ‘dindarlık’ konusuna da vurgu yapan Başkan Görmez, “Dine bağlılık da, dindarlık da kendisini sözden ziyade davranış olarak ortaya koymalıdır. İçinde insani ve ahlaki erdemlerin bulunmadığı bir dindarlık, yanılgıdan ibarettir. Bu nedenle önemli olan, kişinin dindarlığını sözde değil, özde yaşamasıdır. Sözü öze, özü söze feda etmeden bilgi, ibadet ve ahlak eksenli bir dindarlık gayemiz olmalıdır” diye yazdı